7 Aralık 2012 Cuma

Oysa!


 Şimdi koy ellerini avuçlarıma. Bir an olsun düşünmeden, bir kez olsun tereddüt etmeden, dönüpte bir kez olsun ardına bile bakmadan, sahip olduğum yüreğini koy hadi avuçlarıma. Bir kez olsun bakmadan gözlerime, tek kelime etmeden koy. Sen konuşursan, adımı hüzünle alırsan ağzına, dayanmayacak artık yüreğim. Her şeye dayandı da bir hasretine dayanmadı yüreğim.

   Sabır taşı çatladı, göz pınarlarımda yaş da kalmadı. Olmadı. Olmaması gereken her şey olurken, bir tek sen olmadın yanımda. Uzaklarda yakın, hasrette vuslat olmadı. Şu yaşadığım bahar hep son oldu, ilk bahar hiç uğramaz mı bu beldeye.

  Tek bir sabahıma dahi seninle doğmadı güneşim. Bir lokma dahi senin elinden geçmedi boğazımdan. Oysa şimdi düğüm düğüm olmuşta canıma kastedercesine nefes vermiyor ciğerlerime. Yüreğim sanki mahşer yeri, o ateşler içinde yanarken, bedenim tir tir titriyor. Üşümüyorum ben, sensizliğin ızdırabından can çekişiyorum işte.

 Zaman demiştin, geçer. Geçmiyor işte. Her gece dakikalar asır olurken, hasretin ciğerimi alev alev har ederken, hayalden öte geçmeyen düşünceler uykuları meskenime yaklaştırmazken, sabahlar nasıl olsun söyle bana. Bu sefer gerçekler olsun ama. Bir değil bin değil, bu kaçıncı serzenişim. Duymaz mısın beni a gözleri zümrüt sevgili.

  Çaresiz miyim. Değil. Çare nedir hiç bilmedim çünkü ben. Meczup muyum yoksa. Asla. Noksan değil aklım, hepten kaybettim ben onu, seni gördüğümden beri. Ağlıyor musun yoksa diye sorma. Ağlamıyorum, çünkü ağlamak için gözlerden yaş gelir ya, oysa benim yüreğim ağlıyor, yaşlar ise kalemimden akıyor. Silme ne olur, belki avuçlarında bir iz bırakır. Belki o ellerinle tutarsın da ellerimden, işte dersin. Bu benim...

   Neyse. Belki tek kelam bile edemezsin. Ne de olsa sözlerden çok gözler anlatırmış her şeyi. Ne çok şey anlatmak istemiştim oysa gözlerimle.

  Oysa...


Sadrı AzaM
7Ak12
02:35
'bilirsin sen'

 

4 Aralık 2012 Salı

Yorgunum


Gönlüm, sanki beni almış karşısına, mahzun bir edayla gözlerimin içine bakarak, ve fakat hesap sorarmışcasına sıralar gibiydi kelimeleri;
  
    '' - Sen ki, her karşına çıkana güvendin. Değer verdin. Başın üstünde tâc ettin. Kırarım diye kırılmayı tercih ettin. Acımasın canı diye beni acıttın.
      - Sen ki, değer verdiklerini hoşnut edebilmek için, evvel benden geçtin. Beni hoş etmekten öte onları memnun ettin, önemsedin. Bilmesinler istedin. Ben acı çekerken kimse üzülmesin diye, belli bile etmedin.
      - Sen ki, kimseye iki çift laf edip halini arz etmek yerine, anlaşılmak istedin. Sözden uzak bir eda ile benim istediklerimi bilsinler istedin. Üzüldün, kahroldunda yine beni harcadın, benim canımı yaktın.
      - Sen ki, karşılıksız sevdin her sevdiğini. Ne bir meta ne bir fayda umdun. Umduysan eğer o da sadece sırtını rahatça yaslayabilmekti. Güvenmekti. Oysa kime güvensen karlar yağıyordu o dağlara. Bense hep üşüyen ve yıpranan oldum.
      - Sen ki hep anlatmak yerine anlaşılmayı bekledin. Olmadı. Yapmadılar. Kimse bana hitab etmedi. Kimse benim varlığımdan dahi haberdar olmak istemedi. Ama sen yine bana geldin ve yine beni mahvettin.
      - Biliyorum ki 'Sen ki'ler hiç bitmez.
      Ama artık yoruldum anlıyor musun. Takatim kalmadı artık. Kimsenin benimle işi kalmamış. Beni düşünen sen dahil kimse yok! Bir kenara itilmekten yoruldum, yo-rul-dum. ''

      dedi ve gitti. Bir daha hiç dönmeyecek gibi.



Sadrı AzaM
4Ak12
23:00
'sen de anla'