10 Mayıs 2013 Cuma

Belirsizlik Bilmecesi



Güneşe karşı dik durmaya çalışan buz parçası gibidir belirsizlik içindeki insan. Özünü, inancını direnişini sürdürmek ister. Ama çaresizdir. Yavaş yavaş kaybolmaya, eriyip de kendisini kaybetmeye başlamıştır. Belirsizlik arttıkça, güneşin sıcaklığı artıyormuş gibi daha da hızlı kaybetmeye başlar inancını, direncini.
Başladığı noktaya dönüş vardır. An be an kaybeder umutlarını. Kaybeder taassubla inandığı davasını. Dönüş ve duraklayış bu hal ve şartlar altında mümkün değildir. Ve dahi güneş yükseldikçe daha da çetin bir savaş başlar. Ama bu savaşın sonu bellidir. Ve kaybetmek elzemdir.
Bir buz parçasıdır sevgilerimiz, inançlarımız, inanmışlıklarımız. Ve güneştir her bilinmezlik ve belirsizlik. Bazen en kötü sonuç dahi yeğdir belirsizlikten. Bir an yaşarsın acısını. Şiddeti ne kadar büyük olursa olsun yaşarsın ve unutmaya başlarsın. Olmuş ve bitmiştir. Belki bir yara açılmıştır ruhunda ama zaman merhemidir bu yaranın. Acı verse de elbet bir gün aydınlığa erersin.
Fakat bir belirsizlik girdabına kaptırmışsan kendini, o acıyı her gün yeni baştan, taze taze yaşarsın. Hiçbir zaman bitmez. Son bulmaz. Bilakis artar, eksilmez. Acıtır, güldürmez. Hapseder, salıvermez. Kör bir kuyuya düşersinde, yüzüne bir an olsun aydınlık değmez.
Çareler ararsın, tüm çareler ızdırabın olur. Umut der sarılırsın, ama sarıldığın her umut parmakların arasından sıyrılıp gider, bir de kaybetmenin acısını yaşarsın.Belirsizliğin bilmeceleri farklı suretlerle çarpar yüzüne. Kaçış yolu ararsın, bulamazsın. Belki bir yolun varsa o yoldan da cayarsın. Ne yana dönsen farklı acılar sarsar dimağını.
Sıkışır kalırsın. Neyin arasına sıkışıp kaldığını bilmeden. Günden güne insanı yiyip bitiren ince hastalığa tutulmuş gibi tükenmeye başlarsın. Bir bir kapanır kapılar yüzüne. Derman ararsın, derman sandıkların dert olur, daha çok yanarsın.
Ve artık razısındır sonuca, olabileceğin en kötüsü olsa da…


Sadrı AzaM
10Ms2013
02:35
Kayseri
‘Umut fakirin ekmeği’