Tatmim olmuyorum. Olamıyorum.
Elimde
olanlarla yetinemiyorum. Koyduğum her ‘son nokta’ya ulaştığımda, aslında son
noktayı koyduğumu zannedip virgül olduğunu fark ediyorum. Elde ettiğim her
şeyin emanet olduğunu biliyorum. Ama bunu idrak edemiyorum. Bunu yaşantımda
fiiliyata dönüştüremiyorum.
Evet,
eksiğim, noksanım, günahkarım, bir su damlasından yaratılmışım, ama bazen derya
olma derdine düşüyorum. Bir damla iken dalgalarımla kıyılara şekil verme
zannına kapılıp hataya düşüyorum.
İki nefes
arasına sıkışmış ömrümde fırtınalar yaratmak istercesine hayaller kuruyorum.
Hayallerim diyorum, olmazsa olmazım, eskiz tablolarıma renk veren, can katan
cıvıltılarım. Ama hayalden öteye geçememekten uykularımı kaçırıyorum.
Ölümlü
bedenimden ölümsüzlük sâdrolsun beklentisine kapılıp tökezliyorum. ‘Ben’
diyorum kaybediyorum. ‘Ben’den geçmeden bana ulaşmak istiyorum. Yapamıyorum.
Bir adım atsam ötekine güç yetiremiyorum.
Kıvrılıyorum
odamın en kuytu köşesine. Düşünce ve düşlerimle cenke geçiyorum. Bir aynadaki
ben’e birde bendeki bana bakıyorum. Ne olmak istediğimden öte ne olduğuma
yanıyorum. ‘Ömrünü nerde tükettin?’ sorusuna verecek ağız dolusu bir cevabım
olmadığı için kendimden dahi saklanmak istiyorum.
Ve özümü
nerede kaybetmişsem, onu bulmaya, onu bana geri vermeye, aslıma rucû etmeye çalışıyorum. ‘Ben neden böyle oldum’un
ardına onlarca sebep sıralıyorum. Oysa asıl müsebbip doymak ve isteği bitmeyen
nefsimken. Biliyorum ki ışık kaynağından uzaklaştıkça, önümü görme olasılığım
azalıyor, kararıyor dünyam. Karanlığın ortasında bana uzanmış kem gözlerden
bihaber. O ışık benim bütün sorularımın cevabı, anlamsızlıklarımın anlamı,
bütün gayelerimin yol haritası ve dahi yoldaki işaretlerim.
O ışık ki
Kur’an’dan alarak kaynağını, alemlere rahmet olarak gönderilmiş, güzel ahlak
abidesi, resuller şahı, aşıklar sultanı, Muhammed Mustafa s.a.v’dir. Ona tabi
olan rahmete, merhamete ve hakka ulaşmıştır.
Şimdi o ışığı
sonuna kadar açmalıyız kararttığımız dünyamıza. Önce dünyamızı aydınlatalım ki
ardından ahretimiz aydınlık olsun. Yüzlerin kapkara kararacağı o dehşet verici
günde yüzlerimiz ayın on dördü gibi berrak olsun inşallah.
Korkmayın
açın o ışıkları sonuna kadar. Önce gözleriniz kamaşabilir ama inanın ki
aydınlığın tadına varacaksınız.
Sadrı AzaM
18Ak12
Kayseri
Yine çok başarılı olmuş. Şahsen ben çok beğenerek okudum.
YanıtlaSilİnşallah aydınlığın tadına varmak bizede nasip olurda karanlıktan kurtuluşa erenlerden oluruz.
Sağolun güzel kardeşim, teşekkür ediyorum en kalbi duygularla. Kucak dolusu inşallah diyelim.
SilO ışığın sonu varmıki bu dünyada.
YanıtlaSilSonu olduğunu kimse iddia edemez ki.
YanıtlaSil'Şimdi o ışığı sonuna kadar açmalıyız '
SilBurada böyle ifade ettiğiniz için ben üstünde durmak istedim.
Bence orayı siz yanlış anladınız. Haklısınız iki belki daha fazla şekilde algılanabilir. Ben bir daha okuyun derim.
SilBen Almanyadan yazıyorum, gerçekten çok beğendim merakla diğer yazdıklarınıza okuyacağım inşallah :)
YanıtlaSilTeşekkür ederiz Eda hanım, gücümüz yettiğince dilimiz döndüğünce yazmaya çalışacağız inşallah, hayırlarla.
Sil