19 Nisan 2012 Perşembe

Uyumak istiyorum

                                              

  Odamın içinde nazlı nazlı süzülen güneş damlacıkları, benliğimi saran lavanta kokusu, 'beni bırakma' dercesine  saran yatağım, pencereden ciğerime dolan temiz zannettiğim hava, 'bugünde yaşıyorsun' diyor bana. Evet yine, yeni bir güne, yeni bir başlangıca açıyorum gözlerimi.
    Son uykum diye kaparken her defasında gözlerimi, yeni bir merhaba ile, bir gün daha kazanmış olmanın sevinciyle uyanıyorum. Çok şükür bir günüm daha var. En azından 'belki bir gün' ya da son saatler.
Bilemiyorum! Sen bilirsin rabbim.
    Ne zamandır yüreğimde mayalanan kelimeler kağıda dökülme aşkıyla nağaralar atarken, 'işte an, bu andır' deyip yeşil mürekkepli dolma kalemi elime alıp masama oturuyorum.
    Her defasında olduğu gibi bir kez daha anlıyorum ki, bu fakirin istemesiyle dökülmüyor kağıda mürekkep. O isteyince ben ona ancak yön verebiliyorum. Sualler soruyorum, cevap buluyorum. Dertleniyorum derman buluyorum. Kaçıyorum yine kendim yakalıyorum kendimi.
   Bu kaçışta kendimden. Kaçıyorum. Hiç durmadan. Dönüp arkama dahi bakmadan. Nereye? Kime? Niçin? Biteviye hızlı hızlı, korka korka, vardığım menzilde yine 'ben' olacağımı bilmenin hüznü ile kaçıyorum. Yine aynı teraneler, aynı alışkanlıklar. Duygular, eksiklikler, yetersizlikler, üzüntüler, kederler, kabullenemediğim benlikler hep aynı. Aynı, aynı, aynı...
    Biliyorum ki, vardığım son durakta meskenim ne olursa olsun yine aynı bedene hapsolunmuş bir ruh. Ne kadar uzağa veya ne için olduğunun bir önemi yok. Vardığım yerde olmak istediğim ben'le tanıştırsam da kendimi, ne kadar acı ki en iyi ben tanıyorum kendimi.
   Yine sorduğum sorular yanıtsız, senaryosu yazılmış bir tiyatro, mutluluk için sığındığım her liman melankoli, beni en iyi acıtan ben.
   Kalıplaşmış ritüeller arasında, sürdürülmesi gereken zorundalık. Umutsuzluk yakışmazken bize, umut belime dolanmış bir sarmaşık.
   Medet umduklarım, mesnetsiz hayaller. Bu hengamede çırpınan ruhlar, bir umut ışığının umuduyla bekler.
   -Örtün üzerimi, uyumak istiyorum.
     |Bu defa son olsun ama...|


Sadrı Azam
19Nn12
...|maf

7 Nisan 2012 Cumartesi

Sen Yoksan...


Sen Yoksan...

Neydi sevgi?
Hasret mi, özlem mi, göz yaşı mı?
Sevgi her şeydi,
Ve dahi her şeye.
Peki o zaman sen yoksan?...
Yerini hasret mi dolduracak?
İçimi özlemin mi yakacak?
Alev almış yüreğimi göz yaşlarım mı ıslatacak?
Sevgi var, diyorlar.
Sen yoksan sevgiden banane!

Bir gülün edasındaymış sevginin kokusu,
Yeşeren umutların heyecanında,
Bülbülün nağarasında,
Gündüz güneşin,
Gece mehtabın kollarında.
Muştuymuş sevgi,
Yeniden doğuş
Bereketmiş.
Bahar gelmiş, güller açmış diyorlar,
Sen yoksan bahardan banane!

Kıyamazmış seven,
Nazenin ruhunu incitmeye.
Doyamazmış,
Adını herdem kalbinde zikretmeye.
Sabır gerekmiş,
Vuslatı bekleyen gönüllere.
Hayat yaşamaya değer diyorlar,
Sen yoksan bu hayattan banane!

Sanırdım ki cananımsın benim,
Can yoldaşım, arkadaşım
Meğer ki ötesi varmış,
Candan öte can'ımsın benim

SadrıAzam
abd|maf
06Nisan2012
Saat:Seni gösteriyor