2 Şubat 2013 Cumartesi

Açın Işıkları




Tatmim olmuyorum. Olamıyorum.
Elimde olanlarla yetinemiyorum. Koyduğum her ‘son nokta’ya ulaştığımda, aslında son noktayı koyduğumu zannedip virgül olduğunu fark ediyorum. Elde ettiğim her şeyin emanet olduğunu biliyorum. Ama bunu idrak edemiyorum. Bunu yaşantımda fiiliyata dönüştüremiyorum.
Evet, eksiğim, noksanım, günahkarım, bir su damlasından yaratılmışım, ama bazen derya olma derdine düşüyorum. Bir damla iken dalgalarımla kıyılara şekil verme zannına kapılıp hataya düşüyorum.
İki nefes arasına sıkışmış ömrümde fırtınalar yaratmak istercesine hayaller kuruyorum. Hayallerim diyorum, olmazsa olmazım, eskiz tablolarıma renk veren, can katan cıvıltılarım. Ama hayalden öteye geçememekten uykularımı kaçırıyorum.
Ölümlü bedenimden ölümsüzlük sâdrolsun beklentisine kapılıp tökezliyorum. ‘Ben’ diyorum kaybediyorum. ‘Ben’den geçmeden bana ulaşmak istiyorum. Yapamıyorum. Bir adım atsam ötekine güç yetiremiyorum.
Kıvrılıyorum odamın en kuytu köşesine. Düşünce ve düşlerimle cenke geçiyorum. Bir aynadaki ben’e birde bendeki bana bakıyorum. Ne olmak istediğimden öte ne olduğuma yanıyorum. ‘Ömrünü nerde tükettin?’ sorusuna verecek ağız dolusu bir cevabım olmadığı için kendimden dahi saklanmak istiyorum.
Ve özümü nerede kaybetmişsem, onu bulmaya, onu bana geri vermeye, aslıma rucû  etmeye çalışıyorum. ‘Ben neden böyle oldum’un ardına onlarca sebep sıralıyorum. Oysa asıl müsebbip doymak ve isteği bitmeyen nefsimken. Biliyorum ki ışık kaynağından uzaklaştıkça, önümü görme olasılığım azalıyor, kararıyor dünyam. Karanlığın ortasında bana uzanmış kem gözlerden bihaber. O ışık benim bütün sorularımın cevabı, anlamsızlıklarımın anlamı, bütün gayelerimin yol haritası ve dahi yoldaki işaretlerim.
O ışık ki Kur’an’dan alarak kaynağını, alemlere rahmet olarak gönderilmiş, güzel ahlak abidesi, resuller şahı, aşıklar sultanı, Muhammed Mustafa s.a.v’dir. Ona tabi olan rahmete, merhamete ve hakka ulaşmıştır.
Şimdi o ışığı sonuna kadar açmalıyız kararttığımız dünyamıza. Önce dünyamızı aydınlatalım ki ardından ahretimiz aydınlık olsun. Yüzlerin kapkara kararacağı o dehşet verici günde yüzlerimiz ayın on dördü gibi berrak olsun inşallah.
Korkmayın açın o ışıkları sonuna kadar. Önce gözleriniz kamaşabilir ama inanın ki aydınlığın tadına varacaksınız.


Sadrı AzaM
18Ak12
Kayseri

8 yorum:

  1. Yine çok başarılı olmuş. Şahsen ben çok beğenerek okudum.
    İnşallah aydınlığın tadına varmak bizede nasip olurda karanlıktan kurtuluşa erenlerden oluruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolun güzel kardeşim, teşekkür ediyorum en kalbi duygularla. Kucak dolusu inşallah diyelim.

      Sil
  2. O ışığın sonu varmıki bu dünyada.

    YanıtlaSil
  3. Sonu olduğunu kimse iddia edemez ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 'Şimdi o ışığı sonuna kadar açmalıyız '
      Burada böyle ifade ettiğiniz için ben üstünde durmak istedim.

      Sil
    2. Bence orayı siz yanlış anladınız. Haklısınız iki belki daha fazla şekilde algılanabilir. Ben bir daha okuyun derim.

      Sil
  4. Ben Almanyadan yazıyorum, gerçekten çok beğendim merakla diğer yazdıklarınıza okuyacağım inşallah :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiz Eda hanım, gücümüz yettiğince dilimiz döndüğünce yazmaya çalışacağız inşallah, hayırlarla.

      Sil