3 Kasım 2011 Perşembe

Dağılan Bilyeler


Gözlerimi açtığımda salonda, koltuğun üzerinde buldum kendimi. Terler içindeydim. Doğrulup dışarı doğru baktığımda hava kararmış sanki gecenin bir yarısıydı. Koltuğa oturdum ve geçmiş olduğunu düşündüğüm yatsı namazı, yazmayı planladığım yazı ve okumayı düşündüğüm kitap geldi aklıma. Hiç birini yapamamış gecemi heba etmiştim. Masanın üzerinde duran saate baktım ve saat daha dokuzdu birden içimde bir mutluluk kıvılcımı oldu. Derken aniden aklıma gördüğüm rüya geldi, irkildim. Vücudumdan soğuk terler boşaldı. Ellerim buz kesmişti adeta. İçimi bir ürperti ve korku kapladı.

Elimde bir torbanın içinde bulunan onlarca rengarenk bilyeler vardı. Alışveriş merkezi gibi bir yerdeydim. Yanımda bilmediğim bir arkadaş. Birden elimdeki tüm bilyeler yerlere saçılmaya ve yüzeyde dört bir yana saçılmaya başlamıştı. Bir an ne yapacağımı bilmeden bakakaldım öylece. Sonra yerlere saçılan bilyelerden bulabildiklerimizi toplamaya başladık. Ne kadar başarabildik bilmiyorum ama bir avuç bilyeyle yürüyen bir merdivenden çıkarken onlarda dağılmıştı. Şaşırmıştım. Olabildiğince üzgün. Onlarca bilyeler elimde bir kaç tane kalmıştı şimdi. Ve rüyam bitmiş salonun ortasında bulmuştum kendimi.

Acaba rüyamda gördüğüm bilyeler neye işaretti. Ne hata etmiştim de dağıtmıştım o bilyeleri. Neden bir alış veriş merkeziydi ve O alışveriş merkezi neyi anlatıyordu? Günlerce düşündüm bunların cevabını, oldukça etkilenmişti rüyadan. Şimdilerde zannediyorum ki, o çok modern alışveriş merkezi bizi oyalamak için süslü püslü janjanlı bir şekilde bize sunulmuş ve adına teknoloji denmiş garip icatlar topluluğu. Bir televizyon, İnternet  bilgisayar, ya da telefon. Neden olmasın? Dağılan bilyelerse zaman? gençlik? imkanlar?
Çok defa zamanın önemi üzerinde durulması bir daha geri gelmeyecek olmasından değil midir? Tıpkı dağılan bilyeler gibi. Ne kadar toplamaya çalışsan da  birine odaklanırken diğeri kayboluverir gözünden. Gitmiştir. Bir daha gelmemek üzere. Bulamadığın bir yerlere.

Şimdi ben hatalarım üzerinde düşüne durayım.Fakat bu da benim elimdeki kalan diğer bilyeleride kaybetmeme sebep olmasın. Diğerlerinin âkibetine uğramadan. Çünkü ne giden geri geliyor, Ne de bir şans daha veriyor. Bilmem sona ne kadar bilyem kaldı ama elimde olanlarla harikaları başarmamak için hiç bir sebebim yok.

Gelin elimizdeki bilyeleri dağıtmadan kıymetini bilelim. Giden gitmiştir. Elde kalanlarsa bizim. Dün geçti bugünde geçmek üzere, peki öyleyse yarınlarımızın kıymetini bilelim. Daha zaman var demeden, tam da zamanı diyebilelim. 

Zamanı kullanmasını bilemedim, şimdi zaman beni kullanıyor. (Shakespeare)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder