2 Kasım 2011 Çarşamba

(i)n(s)an-kör



İnsan, bilindiği üzere "bir şeyi unutmak, kasten terk etmek ve gâfil olmak" anlamına gelen nisyan kelimesiyle Kur’ân’ı Kerimde pek çok ayeti kerimede bahsedilmektedir.
İnsan birçok zıtlığı üzerinde toplayan nadir varlık. Hem alçalabilen hem de en yüksek mertebeye ulaşabilen.
Hem eşref hem esfel. Önce hükmedilen sonra da hükmeden.
Yaratılışı gereği zayıf. Aciz. Pek aceleci ve hırslıdır. Fakat, çoğu zaman insanın bu hırsı kendi eliyle kendisini  alçaltır. Gözünün önüne çekilen perde bir adım sonrasını göstermez.
Üstün gelmek ister.   Tartışmayı bu yüzden sever her zaman. Bu yüzden pek inatçıdır insan.
Ve asıl vurgulamak istediğim nokta. ‘Kahrolası insan, ne kadar da nankördür’.
Evet insan nisyandır ve bundan dolayı pişmansa kurtulandır. Rabbin verdiği bunca nimetin ardından her şeyi unutmak için kullanmışızdır çoğu zaman bu sıfatı. Fakat iyiliği yapıp denize atarken neden kullanmayız nisyanlığımızı.
Bir afet bölgesinde göçük altında kalmış insanların yakınlarından ‘Allah’ım ne olur onu bize bağışla’ diye yükselen nidaların yanında, hayatları kurtulupta çadırda yaşayan insanların ‘evimiz, barkımız, her şeyimiz gitti’ nidalarını duyarsınız. Rabbi canını bağışlamış, ve günahlarına tevbe için bir fırsat daha verilmişken neden nankörlük eder insan?
Neden her gün kupkuru toprakta yetişen bin bir çeşit meyveyi, asılı duran gökyüzünü , gecenin ardından gündüzü, aldığımız nefesin ardından verdiğim nefesi, aksırdıktan sonra duran kalbimizin çalıştığını, aklımızın idrak edemeyeceklerini kabul etmesi için verdiği kalbimizi, attığımız bir adımdan sonra atabildiğimiz ikinci adımı, unuturda dalar gider dünyaya?
Küçücük bir balığın denizde suyun kıymetini bilmediği gibi deryanın içinde sadece yürüyoruz ve nankörlük ediyoruz işte.
Bir gözümüzün şükrünü gereği gibi ifa etseydik sanıyorum ki ömrü hayatımız boyunca başka bir şeye vaktimiz kalmazdı herhalde.
Yer çekiminin kıymetini bilseydik, şükürden her saniye olduğumuz yerde zıplardık.
Evet biliyorum ki tüm bunları hepiniz benden daha da iyi biliyor tıpkı benim gibi de uygulamıyorsunuz. Çünkü insan ve oldum olası nisyanız. Körüz, hemde en nankör, her şeyi bildiğimizi zannettiğimiz kadar kendimizi bilseydik, küllerimizden de olsa belki kul olurduk. Hikmete râm. Bir hırka bir lokmaya tamah olurduk.
Temennimiz o ki, önce unutan sonra hatırlayanlardan oluruz inşallah. O zaman burada bir dua cümlesini dolamak istiyorum dilime.
‘Rabbim bizi ıslah etsin’

“Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama ellerinin işledikleri yüzünden başlarına bir kötülük gelirse işte o zaman insan pek nankördür.” (Şura 48)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder